Votka Karabiber

İlk duyduğumda verdiğim tepki “hadi canım olur mu hiç ‘votka karabiber’ ikisi bir arada” desem de hastalıktan (grip) yataklara düştüğüm zamanlardan birinde, heralde ilaç kullanmayı da pek sevmediğimden (nefret ediyorum) alternatif çözüm arayışları sırasında denemeye karar verdim. Sonuçta gribe iyi geldiği daha doğrusu, üst solunum yollarını açtığı söyleniyordu. Rusların vazgeçilmeziydi (rusları da severim bu arada). Hem votka hem de karabiber zaten tüketmekten zevk aldığım şeylerdi. Ne zararı olabilirdi ki aralarındaki birleşmenin....

January 27, 2010 · 2 min · 243 words · admin

Ejder Kapanı

Bugün dördüncü kez izlemeye gittiğim fakat yer doluluğundan dolayı izleyemediğim Avatar’a gittim. Sonuç değişmedi en yakın iki seansta da gösterimdeki tüm salonlar hıncahınç doluydu ve iki kişilik dahi yer bulamadık. Uzun süredir vizyonda olmasına rağmen yoğunluğa bakılacak olursa bir o kadar daha kalacak gibi gözüküyor. Arkadaşın önerisi üzerine fragmanını izlemekten sonra izlemeye karar verdiğim Ejder Kapanı’na girdik. Tabi bu seçimde Uğur Yücel ve Nejat İşlerin payı büyük. Film ilk bakıldığında bir seri katilin hikayesini anlatıyor gibi gözükse de asıl dikkat çekilmek istenen konu pedofili (sübyancılık)....

January 24, 2010 · 2 min · 225 words · admin

Yasak Aşk

Çok sevgili dostlar derler ya hani, giden sevgilinin ardından seni teselli etmek için “Bırak gitsin! Dönerse senindir. Dönmezse zaten hiç senin olmamıştır” kıl olurdum bu klişeye aslında. Çünkü ne giden tilkidir benim gözümde, ne de ben kürkçü. Öyle olmadı ama bu sefer bıraktım gitti, iki ay kadar ne aradı ne de sordu. Telepati kurarak dahi kendini hatırlatmadı. Onsuz yaşamak zor gelse de ilk zamanlar, aklıma düşse de zamanlı zamansız alışmaya başlamıştım yokluğuna....

January 22, 2010 · 2 min · 233 words · admin

Düş 2

Bir düş gördüm dün gece, Bakıyordu iri gözleriyle, Gözlerimin içine, Bir düş gördüm dün gece, Bakmakla yetindim sadece, Gözlerinin içine…

January 19, 2010 · 1 min · 20 words · admin

Son gülen iyi güler!

Saat gece yarısını göstermektedir, sabah gönderilmesi gereken önemli bir iş vardır elinde, uyku tüm ağırlığıyla binmektedir tepene, karşı koymaya çalışırsın başlarda, sade bir kahve içersin, sonra bir tane daha, vazgeçersin sonra, nasıl olsa sabah erken kalkar hallederim dersin, sabah olur saate bakarsın mınıskiym dersin önce bir, bırak erken kalkmayı normal saatinde dahi kalkamamış geç kalmışsındır, o söz gelir aklına sonra “eğer tanrıyı güldürmek istiyorsan, ona planlarından bahset” nadide küfürler eşliğinde sende başlarsın gülmeye, ulan dersin, o kadar güldürdük eğlendirdik, belki bir kıyak geçer bize de, tek tesellin bu kalmıştır nasılsa, tarih tekerrürden ibarettir evet…

January 18, 2010 · 1 min · 94 words · admin